Dünyada sessiz bir enerji bağımsızlığı devri- mi yaşanıyor, bunu artık sadece biz değil, rakamlar, yatırımlar ve talepler söylüyor. 2017 ve 2018 yıllarında tüm dünyada ya- tırım şampiyonu açık ara ile güneş elektriği oldu. 2017 yılında 98 GW ile tüm yatırımların %38’i güneş elektriğine yapıldı.
Bu süreç ilk defa 1999 yılında Alman hükümetinin başlattığı 10.000 çatı programı ile başlamıştı. Aradan geçen 18 yıllık süre içinde Almanya güneş elektriğinde açık ara yıllarca elinde tuttuğu şampiyonluğunun yanı sıra şimdi enerji depolama sistemlerini ve elektrikli arabaları devreye sokmaya başladı. 2018 yılı haziran ayında Münih’de katıldığımız intersolar fuarında birçok kullanıcı ve firma bu konuda yoğunlaşmıştı. Bu süreç nasıl bu hale geldi, birçok faktörün yanı sıra elbette en ekonomik yatırım modeli haline gelmesi de bu süreci tetikledi. Güneş elektriği 2017 yılında ilk defa dünyanın en ucuz enerji kaynağı oldu. Ülkemizde yapılacak olan yeni ihalelerde de bunu göreceğiz, kwh değer için tahminen 5 usdcent altında rakamları göreceğiz. Kwp Kurulum maliyetlerinde de 1 usd altına indik.
Tüm dünyanın dört elle sarıldığı ve enerji bağımsızlığına giden bu yolda ülkemiz neden bu kadar duyarsız, mevzuat neden eksik ve neden devlet desteği yok. Özetle üzerinde çalışmamız gereken birçok husus var. Bu konularda politik hususlara değinmek beraberinde birçok tartışmaya sebep oluyor, bu yüzden yapılması gereken en mantıklı şey, bizce
Türkiye’nin her yerinde çeşitli uygulamalar ve kullanımlarla iyi örnekler olmak.
Bu amaçla, artık her yerde kullandığımız ve tükettiğimiz kendi elektriğimizi güneş elektriğinden karşılıyoruz. Boş duran çatılarımız bu işin için son derece uygun altyapı demek. Elektrik tüketim fiyatlarında yaşanan son zamlardan sonra işin açıkçası konut, sanayi ve ticari kullanımlarda güneş elektriği son derece cazip hale geldi.
Bu sistemleri kullanan işletmeler en geç 5-6 sene içinde sıfır maliyet elektriğe kavuşuyorlar. Bu aşamada belki de en büyük ve tek sıkıntı ilk yatırım maliyetlerini karşılamak oluyor. İdari anlamda ise ülkemizde bu kapsamda çok büyük ek- sikler var.
Şimdi bunları sıralayalım :
Teknik anlamda mevcut elektrik altyapısı aynı kapasitede ve şebekeye dengesizlik vermeden geri besleme yapabilir. Ancak ülkemizde bu kapsamda TEİAŞ Trafo kapasiteleri çok düşük tutulmakta bu kapasiteler bu yüzden arttırılmalı.
Şebeke bağlantılı öz tüketim ve fazla üretim satışı için mevzuat yenilenmeli ve mahsuplaşma yıllık yapılmalı. İzin ve proje onay aşamaları kolaylaştırılmalı
Elektrik üretim ve satış ticareti lisansa tabi tutulmamalı ve serbest bırakılmalıdır.
Özellikle serbest piyasa koşullarının tam olarak yerleşmemiş olduğu ülkelerde çeşitli engellemeler ve imtiyazlar söz konusu ve ne yazık ki ülkemiz de bu kapsam içinde yer alıyor çünkü ülkemizde elektrik satışı da lisanslamaya bağlı.
Oysaki her elektrik tüketicisinin elektriğini istediği yerden ve istediği fiyatla ve istediği kaynaktan satın alması medeniyetin temel gereksinimlerinden birisi. Bu hedefi en kısa süre içinde gerçekleştirmek ise ülkemiz için lisanssız elektrik mevzuatının genişlemesi ile mümkün.
Dünyadaki güncel durumda ise, bu özgürlükçü sürecin daha da ötesinde özellikle 21. Yüzyıl içinde yaşamakta olduğumuz teknolojik dönüşümün beraberinde güneş elektriğinde büyük bir dönüşüm yaşanmakta.
Bu fırsatları kısaca özetlemek gerekirse ;
1. Elektrik ile ısınma,
2. Elektrik ile ulaşım,
3. Elektrik Depolama,
4. Yerinde Üretim ve Tüketim.
Kısaca enerjinin lazım olduğu her yerde artık en büyük, temiz ve ucuz enerji kaynağımız hizmetimizde. Ülkemizi ekonomik anlamda çok daha ileri seviyelere taşıyacak olan bu süreçleri mutlaka geliştirmek ve önünü açmak bizler için bir öncelik ve sorumluluk olmalı.
Yaşamamız gereken bu büyük değişimi, el birliği ve güç birliği ile değiştirmek dışında hiçbir şansımız bulunmamaktadır.